Ülkemizde yasak ırk olarak geçen köpek cinslerinin aslında iyi bakıcılar olduğunu biliyor muydunuz?
Abd ve bazı Avrupa ülkelerinde bu köpekler, çocuk bakıcısı, yaşlı bakıcısı ve görme engellilere partner olarak eşlik eden son derece sadık ve sevgi dolu hayvanlar.
Ancak bizim gibi eğitim seviyesi düşük ülkelerde bu hayvanlar sırf kas gücünden dolayı kumar aracı olan bahisçilik veya sırf zevk için dövüştürülmek üzere yetiştiriliyor.
Türkiye'de yasaklı ırk olarak geçen özellikle pittbull, dogo cinslerinin kaderi kısa vadede ya dövüştürülmek, ya da barınaklara kapatılarak öldürülmek.
Halbuki her zaman ısrarcı olduğumuz gerçek şudur ki; "Kötü köpek yoktur, yanlış insan vardır".
Aynı insanlarda olduğu gibi, her canlı yetiştiği koşulların dinamiklerini ve paradigmalarını doğru yaşam biçimi olarak kavrar. Oysa ki bu evrensel davranış biçimlerine göre doğru kabul edilemez.
Nasıl bir insanı, sevgi, merhamet ve vicdanla dolu duyarlı bir birey olarak yetiştirirseniz bu hayvanlar için de geçerlidir.
Bir köpeği, küçük ırk bile olsa, şiddete eğilimli, gaddarca ve saldırgan yetiştirirseniz o hayvan saldırgan olur.
İnsanların müdahalesi ile tehlikeli birer silah haline dönüşen bu köpeklerin, ülkemizde yasak ırk olarak tanımlanması insanlık dışı ve bencilce bir davranıştır.
Kurunun yanında yaş da yanıyor!
Aileleri tarafından sevgi dolu, şiddeti hiç tanımadan yetiştirilen yasak ırk kapsamındaki köpekler dahi, devlet organları tarafından el konularak barınaklara kapatılıyor.
Ve bu canlar barınaklarda ölümlerini bekliyor.
Kapatıldıkları kafeslerde bakımları yapılmıyor, kendi dışkıları içinde doğru düzgün beslenmeden, toprağa bir daha ayak basmadan stres içinde yaşamaya mahkum ediliyorlar. Ve kısa süre sonra yaşamlarını kaybediyorlar.
Peki bu hayvanların suçu ne?!
Var olmak mı?!
Şiddet ve istismara maruz kalan tüm canlar adına sorduğumuz gibi, var olmak bir suç mu?!
Devlet tarafından yasaklı ırk tanımlaması yapılmasının yanında, bu cinslerin üretilmesi ve satışının denetimi yine aynı devlet yetkilileri tarafından yapılması gerekmez mi?!
Sistemin düzgün çalışmamasının bedelini neden hep masum canlar ödüyor?
Maalesef bu konu bugüne kadar çözüme yaklaşamadı bile. Gerek çevremizde gerek sosyal medyada hemen her gün yasak ırklara dair kalp acıtan haberlere tanık oluyoruz.
Hiçbir zararı yokken, ailesinden koparılan ve barınaklara kapatılan, ya da sahibi tarafından şiddet eğilimli yetiştirilen ve sonunda alıkonularak barınaklara hapis edilmesi sonucu yaşamını yitiren canlar.
Yanlış uygulamaların bedelini, kendilerinin rızası ve isteği dışında, insanların onlar adına aldığı kararlara göre yaşamak zorunda kalan bu canların hesabını kim verecek?!
Neden tüm bedeli kendi özgür iradeleriyle karar dahi alamayan bu canlılar veriyor?
Birilerinin adım atıp, yasaklı ırk kavramını ve yanlış uygulamaları düzenlemesi gerekiyor.
Yoksa daha çok can kaybetmeye devam edeceğiz.
Bu ırkları kendi çıkarları doğrultusunda yanlış eğiten ve hapis eden sistemin elindeki kanı temizlemesi için hâlâ bir şansı var. Yasaklı ırklarla ilgili yasanın ivedilikle düzenlemesi şart!
Bu türlerle ilgili atılan tüm adımlar cinayetlerle sonuçlanıyor.
Ülkemizde 2004’te çıkartılan yasa ile ‘Pitbull Terrier’, ‘Japanese Tosa’ 'Arjantin Dogo' gibi köpeklerin üretimi, sahiplenilmesi, ülkeye girişi, satışı ve reklamının yapılması, takası, sergilenmesi ve hediye edilmesi yasak olmasına rağmen, bu kadar çok köpeğin üretilmesi nasıl önlenemiyor?!
BİR CEVAP YAZ